Cahillik Modası

Posted by her boku bilen adam | Posted in | Posted on 21:23

Uyarı : Az sonra okuyacağınız yazıda, pek çok kez söylediğim sözleri, bazı yerlerde yazdığım yazılardan parçaları bulabilir; beni aynı sözleri söyleyip, kendini tekrar etmekle suçlayabilirsiniz.
Son zamanlarda televizyon ve internette dönen bir Burger King reklamı var. Sloganı “Bütün Dünya Anladı” ; oynayanlar ise bir şekilde hayatımıza giren Esra ve Ceyda kardeşler.

Pek çok insan tepkili bu reklamlara. Daha doğrusu asıl tepki reklamlarda bu kızların kullanılmasına. Nedeni de bahsi geçen kızlarımızın en kestirme ifade ile “salak” olmaları ve antipatik görünmeleri.

Peki neden bu kızlar seçilmişler bu reklam kampanyası için ?

Burger King firması o kadar insan varken ne oldukları (meslek anlamında) belli olmayan bu kızları niye oynatıyor reklamlarında ?
Çünkü artık çağımızda cahillik moda.


Ve bu kızlar da "Cahillik" satıyor.


Siz bakmayın bu kızlara gülüp onlarla dalga geçtiğini sanan “modern, aydın , çağdaş Türk gençliğine
İddia ediyorum Esra ve Ceyda kardeşler bugün Türkiye’deki gençliğin karikatürize edilmiş bir yansımasıdır.
Şimdi benim olayı abarttığımı, her şeye negatif yaklaşan bir adam olduğumu falan düşünenler olacaktır.
Ama biraz kafa yorunca aslında benim bu durum hakkında hiç de mübalağ yapmadığımı ve durumun çok daha vahim olduğunu fark edebilirsiniz.

Hatta kafa yormanıza bile gerek yok. Biraz kafanızı kaldırıp etrafa bakın yeter.

Cahillik” derken de genel anlamda “cahil halk “ kalıbına soktuğumuz, günümüz tabiriyle “göbeğini kaşıyan” kitleden bahsetmiyorum.

Cahillikle suçladığım kitle, maddi manevi imkansızlıklarla yaşayan “cahil halkımız” değil; tam aksine her türlü imkana sahip olan “cahillerimiz

Çocukluktan ve okumayı sökmesinden itibaren, okumayı sökmekle kalan, sadece televizyon izleyen, hayatında hiç kitap okumamakla övünen, ne yaşadıgı topraklarla ne de dünyayla ilgili en ufak bi fikre sahip olmayan, ergenliği sadece tv dizilerini takip ederek, boş sözlerle dolu şarkılarla geçirip, gençliğe erişip, akabinde dersane takviyeleriyle bir üniversiteye kapağı atan ve yine ezberleye ezberleye hocalara yalakalıkla mezun olup bomboş, vizyonsuz, en kısa yoldan köşeyi dönme çabası içindeki sorgulamayan üniversite gençliğidir bahsettiğim.

Erkekse mevz-u bahis gencimiz, mutlaka futbolla yatıp futbolla kalkar.
Spor,onun için sadece futboldan ibarettir. Olimpiyatmış, atletizmmiş hiç ilgisini çekmez. Atletizm ile ilgili tek bildiği Usain Bolt’un rekorlardan sonra yaptığı dansıdır.

Uzman oldugunu iddia ettiği futbol hakkında ise herhangi bir takımın taraftarıdır, oyunun değil.
"Biz 6 tane koyduk, biz sizi beşledik, biz sizi kalecisiz yendik"den öteye gidemez tartışma seviyesi. En sevdiği spor olan futbol, sadece "Turkcell Süper Lig hiiiç bitmesiin" ve iddaa'nın bülteninde yer alan maçlardır. Ne bir Dünya Kupası Kültürü’ne haizdir, ne de Panenka, Kempes, Fontaine kimdir haberi vardır.

Bir kitap bile okumamıştır futbolla ilgili. Ama elinden Fotomaç'ı düşürmez asla.

Kız ise, Demet Akalın'a "hafif kadın" der ama onun şarkısıyla coşar, onun gibi giyinir, onun gibi konuşur . Dalga geçtiği Esra-Ceyda gibi kızları taklit ederek artık “oha olmadan” duramayan bir organizmaya dönüşür. Sırf yakışıklı diye kendisine zerre değer vermeyen adamlarla "takılır". “Çıktığı” çocugun ona karışması hoşuna gider, yeri gelir küfür yer ama "beni ne kadar da sahipleniyor canım benim" diye sevinir.
Okur okur(!) sonra hayırlı bir kısmet bekleyip, evde çocuk bakma hayalleri kurar.

Siyaset mi ?

Milliyetçi ise sadece "ya sev ya terk et” olur mottosu.



Konuşamazsın anlatamazsın ona milliyetçiliğin aslında ne olduğunu.

"Ben Türk'üm senin gibi vatan haini degilim ulan"dır sana cevabı.

"İyi de ben de Türk’üm kardeşim ama bak milliyetçilik böyle bir şey değil ki” diyemezsin. Çünkü o da bilmez neyi savunduğunu. Öyle görmüştür, öyle aşılanmıştır. Bir taraf seçmesi ve o tarafı sorgulamaması öğretilmiştir. Kendi okumaz, kendi anlamaya çalışmaz neyi savunduğunu. Orhan Pamuk piçtir göttür, Hrant Dink, "Ermeni tohumunun tekidir" ona göre.

Peki sen okudun mu hiç bu adamları” dersin. 

"Okumaya gerek var mı yoksa bu herifleri mi savunacaksın bana" olur cevabı.

Yani daha karşısında olduğu şeyin ne olduğunu bilmeden geçmiştir karşı tarafa.
"Bu videoyu paylaşmayan Türk değildir" ona göre, "grubunu davet etmeyen bizden değildir" onun için.

Mevlana ile övünür ama "ne olursan ol gel” diyen adamın topraklarında " begenmiyorsan git başka yerde yaşa" narası atar. anlatamazsın Türklük bu değil diye..
Solcuysa , parka giyip kirli sakal bırakmaktan öteye gidemez vizyonu.

Deniz Gezmiş'i ağzından düşürmezken "bu adam ne için canını verdi acaba ben de yapar mıydım aynısını davam uğruna" diye bi an olsun sormaz kendine. Bir kere de "Şu karşıt görüşü dinleyeyim de neye karşı oldugumu anlayayım" demek gelmez içinden.
Ben sosyalistim kahrolsun emperyalizm” der, ingilizce yazılı tişörtünü giyip, Nike marka ayakkabısını fırlatır emperyalistlere.

Muhafazakarsa, hep kendi haklıdır, hep kendine Demokrasi ister, demokrasinin ne olduğunu bile bilmiyorken hem de.

Türbanla üniversiteye girememenin ne kadar aşağılayıcı, dışlanmanın ne kadar iğrenç bir şey oldugunu görür, ama “kız arkadaşınla elele tutuştun” diye seni taciz etmekten de kaçınmaz. "Müslümanım" diyip, "acaba inandıgım şeyi ne kadar biliyorum, hadisleri, kutsal kitabı, Mevlana’yı ne kadar içime sindirebildim" deme zahmetine girmez bile.

İnandığı dinde zorlamanın olmadığı hiç gelmez aklına.


Nikahsız yaşayan çiftlere laf atar ama 13 yaşında kızla evlenen adamın arkasında durmaya devam eder.


Nutuk'u okumadan "Ben Atatürkçüyüm" diye dolanır.

Atatürk
'ün de insan olduğunu, onun da sevinçleri, üzüntüleri, zaafları, alışkanlıkları olduğunu, onun da sigara içmek gibi keyifleri olduğunu anlatan adamı "
Atatürk Düşmanı" ilan eder.
Atatürk'ü aslında tamamen karşısında olduğu bir yere oturtur, öyle düşünmeyenleri de Atatürk karşıtı ilan edip, Atatürk Dini'ni yaratır laik düzende.

Muasır medeniyetler seviyesine gelmeyi, özgürce fikrini belirtmek değil de sadece mini etekle gezebilip, sevgiliyle rahatça öpüşebilmek olarak algılar.
 
"ÖDP’'yi destekliyorum ama; barajı geçemez nasıl olsa, oyum boşa gitmesin" diyip küfür ettiği Deniz Baykal'a oy verir.

"Ulan bu tayyip yine iyi sayılır ha, hem istikrar lazım" diyip çiftçiye küfür eden, "üniversiteli olan herkes iş bulmak zorunda değil" diyen adamla istikrarı sağlar.

Tüm siyasi dayanağı "
Şehitler ölmez vatan bölünmez, Apo'yu asalım" olan, seçmeni iki metre ip ile kandırmaya çalışan, şehit kanını emen vampirleri destekleyerek ülkeye sahip çıktığını zanneder.

Kültür - Sanat mı ?


Zeki Müren'in, Barış Manço'nun, Aşık Veysel'in, Mahsuni Şerif'in, Bülent Ortaçgil’in müzik yaptığı topraklarda; Ney'in, Kabak Kemane'nin, Kemençe'nin, Ud'un, Bağlama’nın hayat bulduğu ezgileri değil “ Zaten 8 tane nota var, kaç farklı şarkı yapılabilir ki” diyen adamcıkların "binlerce dansöz var" şarkılarıyla kendinden geçer.

Sevdiğine, "güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa" diyen adamın değil, "Allah belanı versin, Allah seni kahretsin" diyen adamın şarkılarını ezberler.

"Yalnız ve güzel ülkesi" için film yapıp ödüller alan adamın filmleri için değil, "Memen koluma değdi, panik oldum" diyip osurukla güldüren(!) adamın filmleri için sinema salonlarına akın eder, gişe yaptırır, köşe döndürür.

Bahsettiğim Türk Gençliği,önceki nesillerin aksine internet, televizyon, gazete, dergi, kitap gibi her türlü imkana sahiptir. Ama onları daha dolu biri olmak için değil, "daha ne kadar boş bir birey olabilirim" diyerek kullanır.

..ve işte bu yüzden üniversitelerde yapılan anketlerde bile idol olarak kendisine Polat Alemdar'ı, Şahan Gökbakar'ı, Acun Ilıcalı'yı görür.

Türkiye'nin en güvenilir insanı olarak Seda Sayan'ı seçer.
ve işte tüm bunların olduğu ülkede kitap okumak, dünya hakkında, hayat hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmaya çalışmak hor görülür, aşağılanır. "uğraşma oğlum bunlarla" denir.

Aptal videoları paylaşan adamlar sen bir şeyleri okuyorsun, izliyorsun diye seni "senin boş vaktin çok" diyerek eleştirir (!) akılları sıra.
Entel kelimesinin hakaret olarak kullanıldığı bu ülkede, aslında normal bir bilgiye, vizyona, birikime sahip olmak " her boku bilmek" olarak görülüp aşağılanır.

Cahilliğe kulp takılır.

"Ama darbe dönemi sonrası içi boşaltıldı gençliğin" bahanesine sığınılır.

Böyle gittiği sürece de hiç bir şey değişmez.
Farkında olmak, sorgulamak, okumak, araştırmak OUT,
Cahillik ise IN olmaya devam eder.

Comments (60)

süper bir yazıydı HBBA, ellerine,yüreğine sağlık..

suya yazmamış olmak için tekrar belirtmekte fayda var...

bazen ayna tutmak gerekir insana...sadece gerçeği göstereninden...

devamını bekliyoruz...

Cok güzel bir yazı..tebrik ediyorum, bu kadar iyi bir analizi bu kadar öz yazdığın için

altına rahatlıkla imzamı atabileceğim bir yazı, çok güzel ifade etmişsin.

daha iyi anlatılamazdı herhalde... ellerinize sağlık....

son zamanlarda okuduğum en iyi yazı..

bazı şeyler vardır da düşünülür düşünülür ama bir araya getirilip ifade edilemez. hbba, yapmış işte. eline sağlık.

En azından biz bir şeylerin farkındayız deyip avunsak mı? Televizyonların kullanım kılavuzlarına "ileri seviyede aptallığa sebep olur" ibaresi eklenmeli artık. Sigara paketlerine öküz kafası gibi "öldürür" yazmayı biliyorlar!

Katılmadığım noktalar olsa da genel itibariyle görmezden gelinenleri yüze vuran bir yazı olmuş.

Bir de dikkatimi çekti : Muhasır:kuşatan,saran
Kastettiğiniz Muasır:çağdaş olabilir mi?

İfade biçimi, verilen örnekler... Çok beğendim, eline sağlık.

Güzel ve yerinde tespitler,
eline sağlık..

sanırsam ekşisözlükte "okuyan cahil" başlığının altında benzer bir yazı okumustum. hemen masaüstüme bir "yeni metin belgesi" açıp kaydetmiş gelen giden herkese okutmuş, uzaktakilere mail atmıştım. hatta bikaç kişiyede çıktısını vermiştim. ordaki yazıyı da siz yazdınız sanırım. herşeyiyle mükemmel bir yazı tebrik ederim. hemen yeni metin belgesi(2)'ye kaydediyorum :)

gerçekten yeterince açık ve net bir analiz olmuş..hani lafın gelişidir ya duygularıma tercüman oldun...tebrikler..

nette iftiharla döndürüyoruz yazınızı..tebrikler

Kalem kılıçtan keskinmiş bir kez daha tanık oldum...

Harika bir yazı olmuş tebrikler.

""ÖDP’'yi destekliyorum ama; barajı geçemez nasıl olsa, oyum boşa gitmesin" diyip küfür ettiği Deniz Baykal'a oy verir."

işte bu cümle biraz koydu bana ama haklısın ne diyeyim.. :)

şimdi bu yazın çok beğenildi ya hani..en büyük korkum yakın zamanda yazında eleştirdiğin zihniyete sahip gençler tarafından doğru dürüst okunmadan "ne kadar da doğruuu, türk gencini anlatıyor, herkes birbirine göndersin" başlığıyla forward mail olarak gönderilmeye başlanmasıdır..

Bağdatlı ruhi'nin asırlar önce yazdığı br beyiti vardı:
sizden kim ırağ oldu ise Hakka yakındır
zira ki dalalet yoludur tuttuğunuz rah..
her kim ki sizden uzak olursa,allah'a yakın olur.ziraki tuttuğunuz yol azgınlık(ve sapıtma) yoludur...
o zamnadan bu zamana tuttuğumuz yol hiç değişmemiş,katlanarak artmış demekki.

imla yanlışlarını düzelttim.mazur görün. hakkı devrim bile yeri gelip yanlış cümleler kurabiliyor.

ekşi sözlükteki yazıyı da ben yazmıştım ki uyarıda belirttiğim bu idi. bu arada orda çok fazla yazmadım yazdıgım yazıları da siliyorum tek tek.

bunların dışında, delinin bahsettiği gibi aslında kendimizi görmemiz lazım biraz bu yazıda.

ben dahil yazıda herkese dokunan yerler var.

yine delinin söylediğine paralel, dün bu yazıyı yayınladıgım ve friendfeed'de görüldüğü zaman gelen ilk yorumlar esra-ceyda kardeşlerin aptallığı ile ilgiliydi. daha yazıyı okumadan hemen "like" vermeler, esra-ceyda kardeşler'e sallamalar başladı. bilmem anlatabildim mi ne demek istediğimi şu an.

ffde yazınla ilgili yorumları okumadım ama başka bir örnek vereyim ben..sabah google reader'dan yazını paylaştım ben..ffye düşen linkte de verdiğin örneğe benzer bir yorum geldi..hatta biraz daha komik..yazıyı okumadığı çok belliydi yani..

Muhteşem bir yazı olmuş.

normalde yazıların altına gidip imzamı atmam ama buna atılır be birader.

öncelikle şunu belirteyim daha yeni bir takipçiyim, yazılarınız yeni yeni okuyorum;ama bu yazının ardından hay eline sağlık dicem! maalesef ki bu yazıyı yazdığın insanlar bu yazdıklarını anlamayacaklar..

notların hepsini okumadım belki yazılmıştır ama sözkonusu ayakkabı sahte nike'tır, bunu da belirtmek lazım.

süper yazı olmuş ülkemizin özellikle genç kesimine ışık tutmasını diliyorum...bu arada ''yazının altına imzamı atarım'' demeyen bizden değildir!

"Ignorace is bliss". Cehalet mutluluktur.

Çok iyi bir yazıydı, tebrik ederim öncelikle.

Birkaç kelime yazmak isterim ben de bu konu hakkında, ne de olsa yukarıda bahsi geçen gençliğin içindeyiz biz de =)

*Benim arkadaşlarım Demet Akalın, Gülşen dışında kimseyi dinlemezler.
*Benim arkadaşlarım son modaya göre giyinir, verilmeyecek kıyafetlere (eski parayla) milyonlar verirler.
*Benim arkadaşlarımın gündemle uzaktan yakından alakaları yoktur. Cem Uzan, Fransa... desen "Ne alaka?" derler.
*Benim arkadaşlarım şiir okumazlar. Özdemir Asaf'ı hayatlarında duymamışlardır mesela.
*Benim arkadaşlarım hayatlarını televizyon karşısında geçirirler.

Daha bir sürü şey söyleyebilirim arkadaşlarım hakkında. Bu böyle sürüp gider...

Ama ben suçu arkadaşlarımda aramam. Önce ailelerine, sonra da topluma bakarım. Günümüz gençliğini bu hale getiren ebeveynlere kızarım önce.

Çocuğuna ne dinleneceğini, ne izleneceğini, neye saygı duyulacağını, nasıl ayakta kalınacağını, nasıl bir yerlere gelineceğini öğretmemiş anne-babadan, istenilen gençliğin çıkmasını nasıl bekleyebiliriz ki.

Evet, günümüz gençliği bir bok bilmiyor ama tamamen onların suçu mu bu? Onlar 15-19 yaşında çocuklar daha. Biz çocuğuz daha...

Yorumum sanki size karşı gençleri korumak için yazılmış gibi oldu =) Amacım o değil. Tamamen size katılıyorum. Dedikleriniz sonuna kadar doğru ama yazık değil mi gençliğimize?

İlk başta bahsettiğiniz;

"Cahillik” derken de genel anlamda “cahil halk “ kalıbına soktuğumuz, günümüz tabiriyle “göbeğini kaşıyan” kitleden bahsetmiyorum."

tipindeki insanlar yüzünden oluşmadı mı o "cahil gençlik"?

Asıl suçlu gene "göbeğini kaşıyan" insanlar değil mi?

sevgili hbba, yine şahane bir yazı yazmışsın. şimdi okudum, akşam yatarken ve sabah uyandığımda yine okuyacağım, okumadan dışarı çıkmak istemiyorum.
ellerine sağlık, güzel paylaşım dostum. xoxo. 700700.
not: beni üzen, kalbimi kıran şeyler oldu yazında ama olsun yine de severek okudum.

Zemini sağlam olmayan bir binanın taşıma kapasitesinden söz edilebilir mi? İçine ne koyarsan koy ilk sarsıntıda çökeceği kati'dir.

Üzücü ama gerçek bir yazı. Tesbitlere katılmamak mümkün değil.

Çok güzel noktaya değinmişsin. Ama reklam konusu açıkçası biraz latifeli olmuş. Hani, o salaklıkla biz bile anladık mesajı verirlince insan gülüyor, eğleniyor. Bir yandan da bunlara para verdiler bir de diyorsun, çokta umrumda değil. Ama işte maksat sansasyonel, maksat salak. Bu yüzden de dikkat çekici.

Bir de, olaya hassas boyuttan bakmadığımı belirtmek istiyorum, şu Mustafa filminden bahsederken, Atatürk'ün zaaflarını, insanlarını anlatmış demişsin ya, işte orada bir yanlış var. Ben filmi doğruluk açısından hiç uygun görmedim. Mesela kısa bir diyalogunda Atatürk demiş ki: '' Ben o cahillerle bir olmayacağım, onları yöneteceğim, onlar benim seviyeme yükselsin, ben onlara eğilmem.'' Böyle bir düşüncesi olsa bile, bu cümleleri kurup da filme taşımak hakarettir, saçmadır. Yaptığı şeyleri görüyoruz, bu yapılan düpedüz gereksiz bir çıkış. Bunun ötesinde, saltanattan iki yıl sonra kaldırılan hilafet ve bunun nedenini bilmeyen genç kesim dolu bir ülke ve filmde geçen bir başka cümle: '' Halk devrimleri hazmedemezmiş. Ben onları birden uygulayacağım.'' Bir kere hilafet ve saltanat arasındaki bu zaman farkının nedeni, dinine oldukça düşkün olan, şeyh sait vb. isyanlarla ilerlemeyi gölgede bırakan kesimi hazırlamaktı. Ama bunu bilmeden etmeden edilen bir laf, tabii ki tepki alır. Burda bağnazlar da vardır, eğitiminden tarihi kapmış biri de. Ayrıca sevgilisine yazdığı mektuplarda, kitap istediğini söylemez. İstanbul'a geldiğinde kadın ve içki ilişkisini vurgular falan. Gerekli bunlar, ama madem kadın var, sende kitabını da söyle, insaniyetini de koy. Ortaya rakısını açar, zaten içeriz. İlk yıl dağıttı falan. İfadeler saçmaydı. Kaldı ki, bu kaynakları da görmek isterdim. Neyse, filmi eleştirmenin yeri burası değil, ellerine, beynine sağlık.

harika bi yazı,çok doğru yazdıklarınız.bilgi çağındayız falan diyoruz ama bilgiden hayli uzak yaşıyo insanlar..

Keske Her Boku Bilen Adam'lar daha fazla olsaydi Turkiye'mizde.. Senin bu yaziyi yazdigin dakikalarda eminim sayisiz genc de blog sayfalarinda bugun ne alisverisi yaptiklarini, sevgililerinin kac kez cagri attigini, nasil makyaj yaptiklarini anlatiyorlardi. Diger bir kisim da senin bu yazin yerine onlarin yazilarini okuyup 'bilgileniyor, aydinlaniyorlardi'. Yazini evirip cevirip tekrar tekrar okumak, kendimize de turlu paylar cikarmak lazim. Eline ve kalemine saglik.

Güzel bir yazı olmuş ama bence sende bazı konulara çok takılmışsın
"Ben sosyalistim kahrolsun emperyalizm” der, ingilizce yazılı tişörtünü giyip, Nike marka ayakkabısını fırlatır emperyalistlere."bu çok klişe olmuş bence ..ona bakarsan senin blogunda da anasayfa yerine "Home" yazıyor..buda eleştirilebir ...kaldıki altarnatifi çok fazla olan ingilizce yazısız tişörtmü var veya marka olmmuyan imitasyon spor ayakkabımı ..
Hatta abartıp eliştirdiğin gençlikten farklı olarak bloguna butonunu koyduğun emperyalist ülkelerin ürünü olan Facebook.Twitter.Friendfeed de sen hangi engin felsefeyi payalaştın da biz kaçırdık diyebilirim.

çok iyi bir yazı her şeyi bilmeye devam etmenizi dilerim
kendine ve cemiyetine karşı acıtan bir dürüstlükle yaklaşmayan kişi bir yere varamaz cahilliğe devam eder umarım bir kıpırdanma bir aydınlanma yaşarız beraberce

Kutluyorum sizi, doğru saptamaların olduğu güzel bir paylaşım olmuş. Düşünen, araştıran, sorgulayan insanlar olmaktan giderek uzaklaşıyoruz yazık ki...

Toplum doğru haber almak için eskiden gazete okurdu, TRT'ye bakardı en azından. Şimdilerde çoğu bir kaynaktan yönetilir oldu. Kalanlar da korkudan sindi, sesini çıkaranların tepesine biniliyor.
Masumlar demiyorum. Ülkemizde iş yapanların hepsinde aranırsa yolsuzluk bulunabilir. Sizden olanların tepesine binilirken, bizden olanlara dokunmuyoruz. İkisine birden dokunabildiğimiz zaman insanlaşacağımızın farkında bile değiliz...

Hepimiz yasaklar konurken bir yerden delinir nasılsa diyerek tepkisiz oturmuyor muyuz? Kendi yararımız varsa bir yerden kendimize yontmuyor muyuz?

Hatta Anayasa'yı bir kez delmekle bir şey olmaz,alışırsınız; dediler çoğumuz sustuk. Artık Anayasa delik deşik, alıştık...

Parayla tutulmuş ya da beyni yıkanmış, özel olarak yetiştirilmiş genç çocuklar gazeteci denilerek karabatak gibi ortamı karıştıracak sahte belgelerle ortaya çıkıp gözden kaybolmuyorlar mı?

Yıllarca evleri,yurtları, dersaneleriyle ülkeyi ahtapotun kolları gibi saran F tipi örgütlenmelere oy kapmak için sessiz kalınmadı mı, övgüler düzülmedi mi salya sümük ağlamalara? Yoksullaştırılan aileler çocuklarını gönüllü olarak bu örgütlere kaptırmadı mı?

Suç sadece gençlikte mi? Ne ektik ki ne biçeceğiz?

cidden güzel yazıydı.

nike ayakkabıya takılmamalıydı belki. yani nike ayakkabı almakla benim ev sahibine kira vermem arasında fark yok çünkü. ben ev sahibine para veriyorum, o oturduğu yerde para kazanıyor. kira vermeyip sokakta mı oturayım sosyalizme kadar? nike'a takılınmamalıydı, ama yine de güzel yazıydı. ben çok beğendim.

Mutlaka okunması ve okutulması gereken bir post olmuş tebrik ederim.Tespitlerinde çok kusursuz.

Bu bahsi mevzu olan şahıslardan bir kısmı eminim bu yazıyı okuyup, çok beğenmiştir.. :)

Kimi zaman hepimizin onlardan biri olduğunu kabul etmek gerekir bence. Kimse muazzam değildir.

Oturup saatlerce maç muhabbeti yap-a-masam bile evde olabildiğim günlerde akşama kadar oturup televizyonda futbol izleyebilirim hehe Maçına bağlı tabi :p

Yani hepimizin, "o kadar" olmasa bile vardır eksikleri.

Yazının muazzamlığının yanına, okuyanların kendilerinden bir şeyler bulmaya çalışması da önemlidir. İşte o zaman yıkabiliriz bu saçma cahillik modasını. Altına imza atmakla olmaz, o basit iş; bi çuvaldız görelim önce, sonra yaparız yorumlarımızı. Zaten en kolayı o...

her boku bilen kişi aslında bi bok bilmeyenmiş.onlar eksik deyil yerinde her bi şey hak onlar olmasa kendi nasıl tamamlarım.en büyük cahilliğik sende de ondan kendine b..k demissn.veya telefuz.etmsn.ve bunlar sana bok gösterirmiş.ben rıza fırat diyorumki sana kendini bil.

Yazıyı çok beğendim, blog adresinizi de vererek bu yazıyı paylaşmak istiyorum. Biliyorum çok paylaşıldıkça da değeri düşüyor, okuyan herkes ben bu sayılanlara dahil değilim diye düşünecek ama bu kelimelerin hiç duyulmamamsından iyidir diye düşünüyorum.

gerçek milliyetçilikten kastın nedir? atatürk milliyetçiliği falan mı?
başörtülü öğrencilerin üniversiteye özgürce gidebilmesini sadece muhafazakarlar mı ister?
gerçek solcu chpye oy verir mi?
solcuların jack daniels içme, nike giyme hakkı yok mu?
sağ bok, sol bok orta yoldan mı gitmeli yani tam da darbe sonrası özal gençliği gibi? yoksa kemalist mi olmalıyız ya da azize ayn rand gibi bireysel takılıp bütün sistemlere karşı mı çıkmalıyız? yazını okurken bunları sordum sana. senin fikrini merak ettim. bir de keşke
örnekler üzerinde daha fazla düşünseymiş dedim. naçizane fikrim. saygılar.

Bu yorum yazar tarafından silindi.

Eğilir misin? Çünkü; alnından öpücem. Ellerine, yüreğine, aklına sağlık. Son zamanlarda okuduğum en kaliteli yazıydı teşekkürler.

Tebrikler ağzına sağlık... Bence bu yazıda Türkiye'de yaşayan hemen herkes kendisinden bir şeyler bulabilir. Üniversite'de darbe nedir diyenlerin, gördüğü kalın kitaplarla dalga geçip üniversiteyi birincilikle bitiren insanların, söyleşisi yapılacak Nuri Bilge Ceylan filmine sadece 20 kişinin katıldığı, üniversitenin sağladığı bedava tiyatro izleme imkanını kartıyla yoklama çektirip çıkan gençlerin oluşturduğu bir toplum olduk. Çok güzel yazmışsın, okuyana bazı şeyleri hatırlatabilecek, durup düşünmesini sağlayabilecek bir yazı. Ama biz unutkan bir milletiz, bu yazıyı da unutur. İyi uykular Türkiye'm kabuslarla uyanmaman dileğiyle...

çok güzel bir yazı olmus tebrik ederim gercekten. tam da su anda bulundugumuz konuya deginmissiniz.

Okumak için biraz geç kalmışım gibi, sürekli takip ettiğim bir yer de değil, ama bunu okuyup Tebrik etmemek elimde değil! Tebrikler! fakat neden böyle olduğu da sorgulanmalı ki çözüm bulunabilsin tabiki çözüm istiyorsak...

Şimdi buraya şu cümle iyi gider umarım doğru yazdım;

"Oha falan oldum yane!"

tesadüfen okudum ve beğendim metninizi EMEĞİNİZE SAĞLIK. fakat belirtmek isterim yazım tarzınızın hitap ettiği kitle de eleştirdiğiniz kitle.
beğendim diyende aynı kitle beğenmedim diyende. aslında herkes aynı. moda bir gereksinim, istesek de istemesek de uyuyoruz. uymasakda uymayarak UYUYORUZ. kısacası bu yazınızı esra ceyda okusa beğense bundan sora böyle olmıcam dese daha mı ii olur yoksa yeni bi moda mı olur?

Yakın zamanda sizi takip etmeye başlamak, ve hatta ilk olarak bu yazınızı okumak sıradışı bir blog deneyimi oldu, öncelikle onu belirteyim; sonralıkla elinize, kaleminize sağlık diyeyim :)

Bu arada bu yorumun bir üstündeki adsız kardeşim, bağlaç olan -de'ler ayrı :)

yazınız gerçekten çok güzel olmuş sıkılmadan sonuna kadar okudum

çok güzel bir yazı olmuş tebrik ederim

etrafımdakilere sürekli bu tespitlerden bahsettiğim ve bu tarz insanlarla karşı karşıya gelince yüzlerine bunları çekinmeden söylediğim için pek sevilmediğimi belirtmek isterim. umrumda olmadığı için de olabilir belki. beni gerçekten anlayan ve bana bi şeyler verebilen insanlarla muhattap olmak işime gelir ve senin de bu kadar net ve doğru olan şeyleri gördüğünü görmek güzel. ama geç görmek biraz utandırdı beni. 1 sene geçmiş yeni yeni okuyorum. tabi buna bi çok dış etken neden oldu ama gerçekten zeki adamsın. hoşsun.

ayrıca şöyle bir örnek vermek isterim üniversite sınıf arkadaşlarımdan kitap okumaya dair şu tarz yorumlar gelmişti: "ben bu güne kadar kitap okumadım bu saatten sonra da okumam hahaha." "cin ali okuduk hocam zamanında o sayılmaz mı?hahaha"

bense duyduklarım karşısında bir kez daha yıkılmış vaziyette "nerdeyim ben?" diyerek sınıfımı terk etmek zorunda kalmıştım ki bu sene tekrar edicem ama karşılaşacağım tablonun değişmeyeceğine de eminim..

Okuduğum en iyi yazılarından birisiydi HBBA. Sen harikasın. Kesinlikle.

ESRA CEYDA KARDEŞLER İLE İLGİLİ YAZINA İTHAFEN. CAHİLLİK YA DA BU KIZLARIN YAPTIĞI SALAKLIK DİYELİM O ZAMAN MODAYDI. ANCAK ŞİMDİ BU KARDEŞLERİ BİR PORNO SİTESİNDE "SOYUNUYORUZ, BANYO YAPIYORUZ, 24 SAATİMİZİ İZLE" GİBİ BİR DURUMDA GÖRDÜM. GERİSİNİ ZATEN MERAK ETMEDİM. BİRİSİ BİG BROTHER AYAĞINA KANDIRMIŞTIR KESİN DEDİM.

Deniz Gezmiş'i ağzından düşürmezken ... ingilizce yazılı tişörtünü giyip, Nike marka ayakkabısını fırlatır emperyalistlere.

Bu paragrafta söylediklerinle bence çelişiyorsun. Çünkü birkaç ay önce twitter'ında siminya'nın "Bu memlekette ateist olmak için nietzsche'den bir alıntı yapmak kapitalist olmak için starbucks'tan kahve içmek yetiyor " diye sürüp giden bir tivitini alıntılamıştın. Madem starbucks, mc donalds gibi markaların siyasi kişiliğe etkisi olmadığını düşünüyorsun, kim bilir belki "1 Mayıs Kutlamalarından sonra devrimciler soluğu mc donalds'ta aldı tarzı" alaycı haberlerin eleştirel olmadığını düşünüyorsun, o zaman bu paragraf ne anlama geliyor? Nedir o zaman, sana göre devrimcilik nike giymekle, burger yemekle bozulur mu yoksa bunlar önemsiz şeyler midir?

Gizem,

2 yıl önce yazdığım bir yazı bu, yazının tamamına yakınında düşüncem değişmedi ama bahsettiğin paragraftaki eleştirine katılıyorum. ucuz ve popülist bir ifade olmuş o.

bir nevi insanları giydikleri, yedikleri içtikleriyle yargılamak gibi basit bir yol izlemişim.

saçma olmuş. eleştirine katılıyorum.

Ben de aradan geçen zamanın etkisi olabileceğini düşünmüştüm. 1 ayda bile insan değişebiliyor. Cevabın için sağ ol, beni tatmin etti :D Öptüm.

Son günlerde okuduğum,tespitleri en iyi olan eleştiri yazılarından biriydi.Daha çok yazın..

Bunları biz de biliyoruz da, asıl sorun neden insanlar bunları yapıyor? Ve eğer bunlar kötü ise neden doğru olanı yapmıyor? Asıl bunları sorgulamak lazım...