Hakem De Hakem

Posted by her boku bilen adam | Posted in | Posted on 06:26

 

Uzun zamandır futbol üzerine bir yazı yazmıyordum. Daha uzun zaman da yazacak gibi değildim açıkçası ama iki gündür gördüklerimden sonra yine  tutamadım kendimi.

Daha önce bu blogda Galatasaray'ın taraftar gruplarından ultrAslan mensupları ile, daha doğrusu ultrAslan grubuna bağlı olduklarını söyleyen birileri ile gereksiz tartışmalar yaşamıştım. Gereksiz diyorum zira; ben açık açık derdimi, kafamı neye taktığımı anlatmaya çabaladıkça "tamam kes, akıllı ol, sıkıysa yüz yüze söyle bunları" gibisinden cevaplar alıyordum ki haklarında yazı yazdığım konu gayet de eleştirilecek bir konuydu.

Gelelim beni bu yazıyı yazmaya iten asıl konumuza. Efendim malumunuz ben bir Fenerbahçe taraftarıyım bunu daha önce de dile getirmiştim. Her ne kadar geçen seneki Emre Belözoğlu transferinden sonra "ne maçını izlerim ne formasını alırım" desem de yine en keriz taraftar duygularıyla her sene formasını da alır, her hafta maçını da izlerim takımımın. İki gün önceki Diyarbakırspor maçını da izledim dolayısıyla.

Bir futbol yazısı yazıyorsak işin futbol kısmından da bahsetmemek olmaz ki kısaca değineyim. Ben özellikle Denizli maçından beri takımdaki kazanma arzusunu ve mücadeleyi beğeniyorum. Galatasaray'da görmediğim bir kazanma isteği var Fener'de bu sene. Diyarbakır maçında da kötü zemine ve Diyarbakır'ın kapanma taktiğine (gayet mantıklı buluyorum bu taktiği) rağmen; hatta golü de yediği halde takım yine sonuna kadar golü ve puanı kovaladı. Bundan memnunum bir taraftar olarak. Futbol olarak aynı şeyi söylemek mümkün değil ama çok da şey beklemiyoruz zaten o zeminde.

Asıl konuya dönmek gerekirse de maçın hakemi Koray Gençerler'i yıllardır takip ederim. Kendisi Türkiye'de adını ezbere bildiğim bir kaç yardımcı hakemden biridir. Bunun sebebi de yardımcı hakem olarak görev aldığı maçlarda santimlerle farkedilebilecek ofsaytları sezmesinden ileri gelir. Koray Gençerler başarılı bir yardımcı hakemliğin ardından Orta Hakem olmayı seçmiş ve TSL maçlarına da çıkmaya başlamıştı. O maçlarda gördüğüm yönetimlerini de yardımcı hakemliği kadar başarılı bulmamıştım. Pazar günü oynanan maçta da yine fikrim değişmedi. Yanlış kararlar verdi, pozisyonları yanlış yorumladı. Maça tam hakim olamadı kısaca özetlemek gerekirse.

Ama ben Fenerbahçe'nin maçı kazanamamasında hakemin çok da büyük bir payı olduğunu düşünmüyorum. Maçın berabere bitmesinde en büyük etken Diyarbakırspor'un benim de hiç beklemediğim disiplinli oyunuydu bana göre ki Ziya Doğan'ı da yönettiği takımları da hiç sevmem. Ama o gün Diyarbakır puan almaya geldiğini apaçık belli ediyordu.

İnanın burda şimdi bilinçli , sağduyulu taraftar ayağı yapmıyorum. Gerçekten de benim maçta gördüklerim bunlar. Ama maçın ardından gördüklerime Hıncal Uluç tonuyla "İnanamadımmm...İnanamadımmmm" diyemeyeğim malesef.  Gayet beklediğim şeyler oldu ve hakem Koray Gençerler için hemen darağacı kuruldu.

Hatta ülkemizin muhteşem gençleri hiç üşenmemişler teknolojiden, bilişim çağının nimetlerinden de yararlanmışlar bunun için. Facebook'da maç biter bitmez açılan "Satılmış Koray Gençerler" adlı muhteşem bir zeka ürünü olan grubun üye sayısı 1000leri bulmuş bile.

Bu dahilerden biri yoğun araştırmalar sonucu Koray Gençerler'in Facebook hesabını da bulmuş ve grupta paylaşmış. Paylaşırken de şöyle demiş :

Arkadaşlar  buyrun şerefsizin linki !!! kilitleyin hesabını bloke olsun!!! GÖSTERELİM CUMHURİYETİN GÜCÜNÜ!!!


Cumhuriyetin Gücü ???

Durun daha devamı var. Bu harika paylaşıma cevap yazan başka bir cengaver de şöyle buyurmuş :

ALLAH SENDEN RAZI OLSUN KARDEŞ


"Allah razı olsun valla, tam da linç edecek birilerini arıyordum iyi oldu" manasında sanırım arkadaşın söylediğinin meali.

Bunlar zaten vahim de daha vahimi gruptaki diğer yorumlar. Avatarlarında yanlarında eşleri, sevgilileri hatta çocukları ile poz vermiş bu insanların yazdıkları küfürleri hayatımda ilk kez orda gördüm diyebilirim. Hatta yanında sevgilisi ile fotosu olan biri adama "Koray senin karını s.keyim" yazmış.

En başa dönelim şimdi. Ben yine diyorum ki Koray Gençerler kötü maç yönetti ama beraberlik normal sonuç. Peki Koray Gençerler çok ama çok kötü bir yönetim gösterseydi de diyelim Fener maçı bu hatalar yüzünden kaybetseydi ne olacaktı ?

Madem ülkemizdeki anlayış, maçlardaki pozisyonları yavaş çekimde 55 kez gösterip hakemleri linç etme anlayışı, madem ülkemizin muhteşem yetenekteki(!) futbolcuları formalarını parçalayıp "ya premier lige'e bakıyorum utanıyorum bizim hakemlerden ya utanıyorum" diyor o zaman Premier Lig tarihinin en çok maç yöneten hakemlerinden olan Mike Riley'nin hem de bizim futbolcuların PlayStation'da bile oynayamayacakları Liverpool - Chelsea maçını yönetirken yaptığı hatayı göstereceğim. Gerçi artık buna hata mı başka şey mi denir siz karar verin :


mike riley from her boku bilen adam on Vimeo.

Chelsea'li Bosingwa, Liverpool'lu Benayoun'a herkesin net şekilde gördüğü üzere tekmeyi geçiriyor. Bunu herkes gibi Mike Riley'nin yardımcısı da görüp Riley'i uyarıyor. Ama Riley ne faul veriyor ne kart gösteriyor. Hem de maç Liverpool'un sahası Anfield'da, hem de dakika 90, hem de Liverpool zaten 1-0 önde.


Öncelikle şunu hemen belirteyim ki bu yukarıdaki kendine taraftar diyen denyoların tamamından fazla maç izlemişimdir. O denyoların sadece iddaa bültenlerinde gördükleri takımların maçlarını da yıllardır takip ediyorumdur muhtemelen ve onların hayal bile edemeyecekleri, ki zaten bunun hayalini kurduklarını sanmıyorum, bir SPOR bilgisine sahibim.

"Ben Premier Lig izliyorum utanıyorum bizim hakemlerden" diyen futbolcularımızın da sadece maç özetlerini, hatta sadece maçların gollerini izlediklerinden de ayrıca eminim. Neden diyecek olursanız. Her hafta Avrupa'nın önemli liglerinden en az 3-4 maç izlerim ve size açık açık söylüyorum ki Avrupa'nın değil belki de tüm dünyanın en kötü hakemleri İngiltere ve İspanya'da. 

Abarttığımı düşünenler olacaktır ama Mike Riley, Premier Lig'in en önemli hakemlerindendi ki yukarıdaki pozisyon gibi onlarca pozisyon sayarım size.

Sırf bu hafta Liverpool - Everton derbisinde Everton'lı Pienaar'ın Macherano'ya yaptığı hareketi, Blackburn'lü Samba'nın nasıl oyundan atıldığını, Bolton'un verilmeyen golünü ve maçın nasıl 0-0 bittiğini söyleyebilirim en yakın örnek olarak.

İspanya'ya dönelim. Yine en yakın örnek bu hafta oynanan Barcelona - Getafe maçını izleyenler ne demek istediğini anlayacaktır. Adeta Barcelona'nın yenilmesi için elinden geleni yapan ve 2 kırmızı kart, 1 penaltı veren hakemin ardından Guardiola'nın maç sonu açıklaması şu :

"Hakemler hakkında konuşmak sadece zaman kaybıdır. Geçtiğimiz yıl kazandığımız 6 kupayı bu hakemler görev yaparken kazandık. Beni sahada 10,9 veya 8 oyuncumuzun kalması ya da aleyhimizde 3 penaltı verilmesi ilgilendirmiyor. O zaman 4 gol atmamız gerekir."

Hadi beni geçin Nihat Kahveci geçen Lig Tv'ye "Bizim hakemler İspanya'dakilerden iyi" dedi. 

Fazla uzattım yine biliyorum ve yine biliyorum ki bizim ülkemizdeki hakemler çok üst düzey hakemler değil  hatta bildiğin kötü hakem çoğu ama kendilerine emsal gösterilenleri de görüyoruz işte.

Sen yönetici olarak hakemler hakkında her hafta atıp tut, sen futbolcu olarak her pozisyon kendini yere at, hakeme itiraz et, rakibine tekme sallayıp bir de gördüğün karta itiraz et, sen taraftar olarak kendi oyuncunun çirkefliklerini göre göre hakemlere küfürü eksik etme sonra da "bizdeki hakemler çok kötü"

Ne güzel...

Ayrıca el insaf. Hangi katilin arkasından şu nefreti duyuyor bu ülkenin insanları soruyorum ? 

Mehmet Ali Ağca'ların peşinden koşarken, Ogün Samast'ları hapislerde semirtir, evlendirirken, bu insanlara tepki gösterenleri de adam yerine koymaz "anarşik, vatan haini" ilan ederken; hadi hepsini geçtim yanındaki kıza bakış attı diye adam bıçaklarken, bir hakemi iki yanlış düdük çaldı diye anasına, bacısına hatta karısına sövmeyi nasıl içine sindirebiliyor bu millet.

"Nerden nereye bağladın be HBBA"

Ne bileyim bağladım işte.

Fenerlileri döven Fatih Akyel'e yumruk şov yaptırırken, "Azrail'in biziz Götoğlanı Fener" diyen Tümer'in formasını alırken, her Fener maçı olay olan Emre Belözoğlu'nu kaptan yaparken biz Fenerliler harikayız da iki yanlış düdük çaldı diye Koray Gençerler mi ...

Neyse anladınız işte.

Bu arada yineliyorum ki bu işin Fener'i, Galatasaray'ı yok hepsi aynı. Bizde sporsever yok. Bizde linç var, dayak var, küfür var, şiddet var. Bunun taraftarı da aynı, yöneticisi de futbolcusu da medyası da..

Zaten o yüzden hala Can Bartu'dan Metin Oktay'dan bahsedip duruyoruz.

Zaten biz Spor'un ne olduğunu bilseydik 3 gündür Koray Gençerler'i değil 3 gün sonra Vancouver'da ne olacağını konuşuyor olurduk.

* Ne uzun yazı olmuş gene. Kısa tutacam diyorum uzadıkça uzuyor. Uzun bir süre daha futbol yazmam artık.
** Guardiola'nın açıklaması Flying Dutchman 'den alınmıştır.Onun için  bu linke tıklayabilirsiniz.
*** ultrAslanlı gençlere karşı haddimi aştığım iki yazı için de buna ve buna tıklayabilirsiniz ama sakın yorum falan yazmayın zira dövebilirler beni korkuyorum.

Comments (13)

"Bizde sporsever yok. Bizde linç var, dayak var, küfür var, şiddet var. Bunun taraftarı da aynı, yöneticisi de futbolcusu da medyası da...

...Zaten biz Spor'un ne olduğunu bilseydik 3 gündür Koray Gençerler'i değil 3 gün sonra Vancouver'da ne olacağını konuşuyor olurduk."

şu tüm olayı açıklıyor işte. ama yine de taraftar şu camia içerisinde en az kızılması gereken kitle bence.

futbolunu izlediğimiz futbolcular, bilgisini yorumlarını takdir edip dinlediğimiz spor adamları(!) bizlerden daha çirkef bir hâldeyken taraftarların daha duyarlı olması neredeyse imkansız.

Hiç bir taraftar grubunun içinde oldun mu bilmiyorum ama bu gerizekalıların övüncü şudur:
'Herifler gelmiş 3 otobüs bir taşladık analarını siktik şerefsizlerin.' ya da,
'Deplasmana bir gitmişiz 10 otobüs bir sik yapamadılar, bir orospu çocuğunun formasını aldık üstünden' vb.

gerizekalı bir güruhtan fazlasıda beklenemez zati,

HBBA birçok bok üzerine gerekmediği kadar çok şey biliyorsun, güzel yazıydı : )

Akıl vermek gibi olmasın ama şuna bir açıklık getirelim. Ultraslan değil. ''ultrAslan'' Nssıl her boku bilen adam muhabetinden olusan geyiklere ayar oluyorsan ultrAslan' ı düzgün yazmayanada ayar olan bir ton insan bulunabilir.

ultrAslan lı gençler diye cemkirirken haklı olabilirmisin belki de evet ama bundan haz alman Fenerbahçeli olmandan kaynaklanıyor.
Ben hemen yanıbasımda hoşgeldiniz orospu cocukları pankartına şahit oldum. Bunlar tribünlerde olan şeyler. İstesek de istemesek de...

Sen bence kansız zürriyet yazarı Ercan saatci' den bahset. En ufak seyi cımbızla cekip paso bir haltmış gibi vizyona cıkarman bence abest kaçıyor... her defasında dejavu gibi tekrarlamanı pek bir manidar buldum...

işte futbol yazmayı bu yüzden sevmiyorum. çünkü insanlar konu futbol ve tuttukları takım mevzubahis olunca cidden gözü kara oluveriyorlar.

bi kere ben niye haz alayım bana laf sokulmasından, tehdit edilmekten...

ayrıca şu yazıda sadece neden futbol yazmadığımı açıklamışım o yüzden anmışım ultrAslan'ı. tamam yazılışını da düzelteyim bu onlar için önemliyse.

bi de yazının tamamında ultrAslan'a ya da Galatasaraylılara değil tamamen kendi takımım olan Fenerbahçelilerin arasından bir kesimi hedef alıyorum.
Sabahtan beri GS'liler bana niye isyan ediyor anlamıyorum.

hedef almak derken de burda bu saçmalığı yapan Fenerlilerdir kastım. Gelip bana hala "iki üç kendini bilmez için tüm camiayı suçlayamazsın" diyorlar.

ben niye tüm camiayı suçlayayım. yazıda bahsettim işte kimleri, ne yapanları kastettiğimi.

ayrıca iki üç kişi mi bunları yapanlar. binlerce insan var işte yazıda bahsettiğim zihniyette. bunların arasında yönetici de var futbolcu da.

sıkılıyorum her seferinde zaten yazdıklarımı açıklamaktan ama başka çare bırakmıyorsunuz.

"Bizde sporsever yok. Bizde linç var, dayak var, küfür var, şiddet var. Bunun taraftarı da aynı, yöneticisi de futbolcusu da medyası da.."
Tekrar alıntılıyorum kusura bakmayın ama şu pasaj zaten bu topraklardaki birçok şeyi öyle güzel özetliyor ki, orada bitti laf, söz.
Gerçekten çok doğru şeylere değinmişsiniz, aklınıza sağlık demek istiyorum içtenlikle.

"Nerden nereye bağladın be HBBA" diyordum ki...aslında böyle bir bağlantı da bekliyordum yazının gidişatından. çok da güzel bağlamışsın HBBA. hayata tek pencereden bakan insanlara ne söylediğini anlatabilmek zordur. hele ki söz konusu olan futbol veya siyasetse

Acıklama yapmak zorunda değilsin. Ben Yazında ne demek istediğini çok iyi anladım. Anlamadığım nokta uA ile gecen olayın bu kadar bu kadar büyütülecek bir nokta değil. Hem orada uA ile gecen konuda da haklısın. Bende acaba bu Fenerbahçeli olusundan dolayı olabilir mi haz alabiliyor olabilirmisin diye düşündüm.
Dip Not: u ve A olayının yerleri evet hassas bir noktadır. Aslında anlamsız hem de cok anlamsız gibi gözükse bile ben bile hassasiyet gösteriyorum...

Sevgili HBBA,

Seni uzun bir suredir takip ediyorum. Surekli yazdiklarini acikladigin icin sikayet ediyorsun. Bu dunyada anlasilmak cok guzel bir duygu, o yuzden bu aciklamalarinin seni usengecligin otesinde yordugunu dusunuyorum. Bununla birlikte yazdiklarini, her aciklamak zorunda birakildiginda kendimi tutamayip biyik altindan guldugumu de bilirim. Neyse, fazla uzatmayayim. Takipcin cok, ama bu seni anlayanin da cok olacagi anlamina gelmiyor. Zaten senin bu yazilari yazma nedenin bu insanlarin ezici cogunlukta olmasinin verdigi rahatsizlik. Yoksa "iki uc kendini bilmez" i kimse takmazdi ki... Kisacasi; senin artik bu yazilari yazman gerekmedigi gun anlamayan kalmayacak. Anlamayanlar oldugu surece de aciklamak zorunda kalacaksin. Bunu fark ettiginde belki daha az delirirsin. Gorusuruz, eyvallah.

koray gencerler'in profili altına yazan gelip burayı okuyor mu?

bu blog özelinde değil bu soru ama memlekette eli kalem tutan herkesin hedef kitle sorunu var... sorun da demeyelim de...

mesela şimdi bloglarda futbolun güzelliklerden bahsediyoruz, seviniyoruz ya bazı bazı, bazen de isyan ediyoruz falan... ya konuştuğumuz kitle zaten futbolun güzelliklerini bilen kitle... arada gireni çıkanı sayma bir sürü güzel insan tanıdım burda... ama ben de hala tribüne gittiğimde hbba'nın bahsettiği adamları görüyorum... yukarda bir arkadaşın dediği deplasman övüntülerini binlerce kez yaşadım... kitabımdan kafamı kaldırmadım ama sesimi de çıkarmadım...

yani demem o ki güzel insanlar boşuna yorulmasın, bahsettiğimiz şeylerle anlayabilecek insanlar arasında büyük mesafeler var hala... bakmayın siz internet kullanımı arttı, gençler bilinçleniyor söylemlerine... gerizekalılar daha gerizekalı oluyor, onlara göre üretiyor çünkü akıllılar...

bu konudan bağımsız olduğu için ayrı post açtım...

yazının birçok yerine katılıyorum... diyarbakır'ın yaptığı kadar bizimkiler de yaptı... herkes gibi gözümle izledim ben de maçı... diyarbakır maçı falan katletmedi, başka ülkede mücadele futbolu, ne güzel hırs diyeceğim şeye kendi takımımdan puan alınca tu kaka demem... taş gibi oynadılar... öyle taktiksiz defans da yapmadılar... bunu tazemata'nın emre'nin geri pasını çalmasından görebilirsiniz... yaptıkları ataklar da bize göre gayet düzenliydi... neyse ama bunların önemi yok... bu yüzden bana gelecek iyi ya da kötü lafların da önemi olmadığı gibi...

senin hakkında ortega'nın sorusuna verdiğim cevap gibi hbba: en çok kendisi bilir insanın ne kadar bildiğini... o yüzden sıkma canını...

böyle blogu basmış gibi olmayalım ama bir sözüm daha varmış:)

şu can bartu, metin oktay özelinden ahhh o eskiler hadisesi... (can bartu'nun hayatını bilirim, metin oktay'ın da beyefendiliğini, ikisi de ekstrem örneklerdir)

bu topraklarda çirkef her zaman vardı... bu topraklarda kavga her zaman vardı... bu topraklarda eğitimsizlik her zaman vardı...

şimdi sadece iletişim arttı ve biz daha çoğunu daha kısa sürede tanıyoruz... yoksa değişen bir şey yok...

"ne maçını izlerim ne formasını alırım" nasıl bir laftır anlayabilmiş değilim (Bu arada yazının gerisini okumadım, orada bıraktım). Bunun benzerlerini bazen etrafımdakilerden de duyuyorum. Yönetenlerin yaptığı hata Fenerbahçe'nin hatası değildir. Fenerbahçe hata yapmaya ehil birşey değildir. Zira Fenerbahçe canlı bir varlık değildir. Bu nedenle hata yapması mümkün değildir. Kişiler üstüdür Fenerbahçe. Yönetenlerin hatalarını Fenerbahçe'nin hatası olarak görmek taraftarlıkla bağdaşan birşey değildir. Yönetenlerin yaptıkları Fenerbahçe'nin manevi varlığı üzerinde etkilidir muhakkak ki ama bu etki kendi taraftarının değil diğerlerinin bakış açıları üzerinde etkilidir. Taraftarının Fenerbahçe'ye kızma, küsme, trip atma hakkı ve lüksü yoktur. Taraftarının işi her koşulda Fenerbahçe'yi koruyup kollamak, gözetmek, hiçbir yerde yalnız, boynu bükük bırakmamaktır. Fenerbahçe formasına küsülmez. Fenernahçe forması kişilerin yaptıklarına yöneltilen tepkilere alet edilmez. Yönetene kızarsınız. Ne yapıyosun lan dersiniz ama Fenerbahçe masumdur. Yeni doğan bebek kadar saf ve temizdir Fenerbahçe. Ve ilelebet üzerine bir toz taneciği bile konmayacak, ufacık bir günah bile işlemeyecek kadar kirlenmekten istisnadır. İnsanların yaptıklarına tepki gösteren taraftar elbetteki olacaktır ama bu tepki Fenerbahçe'ye kızmak, küsmek şeklinde olmamalıdır. İnsanın olduğu yerde hata da olur, şerefsizlik de, rezillik de. Fenerbahçeli hırsız da vardır, dolandırıcı da vardır, tecavüzcü de vardır, katil de vs. Yönetenler içerisinde de eğrisi de olacaktır doğrusu da. Sporcusu içerisinde ahlaklısı da olacaktır ahlaksızı da. Ama Fenerbahçe'nin eğrisi olması söz konusu değildir. Kızarsanız bir şeylere alırsınız formanızı, gidersiniz kasaya Lefter, Can Bartu, Van Hooijdonk falan yazılcak dersiniz veya kendi isminizi yazdırırsınız yada boş bırakırsınız. Hadi forma almayı geçtim; bir taraftarın yapabileceği en kötü şey birilerine kızıp yalnız bırakmaktır. Size çok yanlış gelen birşey üzerine Fenerbahçe'yi cezalandırır ve yalnız bırakırsanız o yanlıştan çok daha büyüğünü yapmış olursunuz. Taraftarlıkta yalnız bırakmak yoktur.

"gösterelim cumhuriyetin gücünü"
dostum bu kişinin adını istiyorum senden.. sataşacak kişiyi seçtim ben:)
bu arada, neden bu kadar kısa yazdıgını merak ediyorum, okuyorduk ne güzel