Dönüş

Posted by her boku bilen adam | Posted in , | Posted on 17:34

Reşit Bey'in ilk gördüğü anda tutulur kendi tarlasında ona kafa tutan Gülcan'a.

Gülcan benzemez daha önce gördüğü hiç bir kadına, hiç bir insana, hiç bir şeye..

Uyuyamaz, yiyemez, düşünemez doğru dürüst.

"Senin gibi bir bey tarlada çalışan ırgat bir kıza..." diyen adama şöyle cevap verir :

Takıldı kafama. Hali, cüreti, öfkesi....

Aynı adam şu cümleyi kurar sonra :

Bu işin tek bir yolu vardır : Ayağına düşür; işini bitir.


O cümle ile Reşit Bey önümüzdeki 70 dakika boyunca sadece Gülcan'ı değil biz izleyicileri de mahvedecek bir sürü şey yapar.

Dönüş öyle bir filmdir ki; içinde binlerce klişe, abartılı karakterler, haddinden fazla trajik öğe ve daha bir sürü "yok artık daha neler" denecek şey barındırır.

Ama Dönüş öyle bir filmdir ki; tüm bunlar olurken; yani tüm bu klişeler, abartılar, talihsizlikler yaşanırken en göğsü kıllı adamı bile elinde tuvalet kağıdıyla(kağıt mendil yetmez) salya sümük bırakır.

Hani derler ya "rolünü yaşıyor" diye işte o cümlenin vücut bulmuş halidir Türkan Şoray'ın Gülcan karakteri.

Türkan Sultan gerçekten hasretle uğurlar Alamanya'ya giden İbrahim'i, gerçekten kafa tutar Reşit Bey'e, gerçekten de tarlada oğlunu doğurur bir yandan sevdiği adama baka baka ve gerçekten de bırakmaz ölen evladını. "Kızım ver gömelim çürüyecek" diyen köylülere "Babası gelmeden gömmem" derken gerçekten de söyler o lafı.

Gerçekten gelmeyeceğini; gelse bile artık "öyle" gelmeyeceğini bilir halde bekler sanki İbrahim'i.

Yönetmeni de kendisidir Dönüş'ün.

Hani, diyorum ya bir sürü klişe var abartı var da bilmem ne de falan diye.. Ama işte Bertolucci gelse Türkan gibi çekemez bu filmi. Onun gözünden çekemez. Onun kadar gösteremez bize Gülcan'ın gerçekliğini.

Filmin sonunda tükenmiş, biçare halde öyle amaçsızca yürürken Gülcan; Seha Okuş öyle bir girer ki şu an sıfat bulmakta zorlandığım sesiyle "Hasretinle yandı gönlüm.." diyerek..

Ben bu şarkıyı hiç böyle dinlememiştim dersin o "Yandı yandı, söndü gönlüm" diye devam ederken.

...ve İbrahim girer kadraja devrilmiş bir arabada yanında başka bir kadınla.

Hiç bir zaman beklemekten caymadığı İbrahim'in cansız elini tutarken Gülcan "Dönüşün böyle mi olacaktı" der sadece içinde hala "seni seviyorum"u barındıran bir sitemle.

Öfkelenemez bile kendisini aldatan, bin bir acıyla bırakan sevdiği adama.

"Gidecektin gelmez oldun, halimi hiç sormaz oldun" derken Seha Okuş; Gülcan sevdiği adamın başka bir kadından olan çocuğuna öyle bir sarılır ki, o sarılmayı Türkan Sultan öyle bir yaşatır ki, yönetmen Türkan Şoray bize o sarılmayı öyle bir gösterir ki..

Öyle işte...

Bu kadar.



Seha Okuş - Hasretinle Yandı Gönlüm
Hasretinle yandı gönlüm
Yandı yandı söndü gönlüm
Evvel yükseklerden uçtu
Düze indi şimdi gönlüm

Aramızda karlı dağlar
Hasretin bağrımda kışlar
Başa geldi olmaz işler
Yokluğundan öldü gönlüm

Gözlerimde kanlı yaşlar
Hasretin bağrı kışlar
Başa geldi olmaz işler
Yokluğundan öldü gönlüm

Gelecektin gelmez oldun
Halimi hiç sormaz oldun
Yaralarımı sarmaz oldun
Yokluğundan öldü gönlüm

Aramızda karlı dağlar
Hasretin bağrımda kışlar
Başa geldi olmaz işler
Yokluğundan öldü gönlüm

Gözlerimde kanlı yaşlar
Hasretin bağrımda kışlar
Başa geldi olmaz işler
Yokluğundan öldü gönlüm

* Şarkıyı yan taraftan; o açılmazsa da burdan dinleyebilirsiniz. Malum grooveshark'ı da kapattılar açılmayabilir.

** Dönüş filmini izlemek içinse buna tıklayın.

Comments (12)

Çok dokunmuştur bana da bu film. Yeniden hatırlattın

Ahh Türkan Sultan, izlenecektir bu film..

Gülcan'ın ağayı sulara itişini,yürüyüp giderken artık kaybedecek hiç bişeyim yok diyen gözlerini bitkin halini izliyorum kaç gündür,izlerken yaşıyorum filmi Sultan sayesinde, 2000'lere ait değil bu duygular diyorum,Seha Okuş'un sesiyle hissettiğim her duyguya her saniyeye şükrediyorum; onları hissedebilecek ruhum olduğu için.Ve sanırım hiç bi ses bu kadar etkilemedi bizi diye düşünüyorum...ve yazının filmi izleyip bunlara kafa yorduğum günlere gelmesini çok hoş buluyorum. ;))

eski türk filmlerine karşı ilgisizliğim nedeniyle izleyemediğim bir film daha... yazık!

Bu filmi anne olmadan önce izlemiştim. Çocukla olan sahne beni bu kadar etkilememişti. İçim acıdı. Yeniden izleyeceğim ve bu sefer daha farklı duygularla eminim... Teşekkürler.

bu filmden önce türkan şoray benim için başarılı bir sinema süsüydü,bu filmden sonra anladım neden bu kadar çok sevildiğini,bunu izlerken gözlerimdeki yaşlar görülmesin salonun arkalarına kaçmıştım

ne ağlardım bu şarkıda .. filmi her defasında en çok da bu şarkıyı dinleyebilmek için izlerdim..
ah ah.. sabah sabah ne iyi oldu da hatırlattın..

Türkan sultan ya, biricik o.

ben eskilerin oyunculuklarını beğenmiyorum,fazla tiyatral ama bu film süperdir.bazen eski filmlerdeki hüzünlü sahneler bile oyunculuk sayesinde komediymiş gibi izlenir ya, bu film 100 yıl sonra da ağlatacak herkesi...

Bu yorum yazar tarafından silindi.

Bir de AÇLIK vardı, onu da izlerken ağlamamak mümkün degildir...

hatırladığım kadarıyla 5 yaşındaydım çekyata uzanmış yerde çekyata dayanarak oturan annem ile babamın omuzlarının arasından büyük bir merak ve heyecanla seyretmiş ve sonunda ağlamıştım.

filmin adını sanını bilmiyordum.geçen gün tv'de tekrar gösterene kadar hiç seyredememiştim.yaklaşık 20 sene olmuştu.en net şekilde aklımda kalan araba kazası ve çocuğun ağlamasının üstüne çalınan o şarkı.aklımdan hiç çıkmıyordu

konusu açıldığı zaman hatırladığım kısımlarını ve sonunu anlatıp filmi belki seyreden vardır ismini cismini öğrenip tekrar seyrederim diyordum ama olmadı.

taa ki geçen gün tv'de gösterilene kadar. o çocukluk heyecanı ve merakıyla tekrar seyrettim.

o zamana geri döndüm.

ve sonunda yine ağladım.