Hayat ve Elma Kabukları

Posted by her boku bilen adam | Posted in , | Posted on 20:50

Ben biliyordum ki böyle olacağını zaten...

Yok ya yok yalan olmasın. Bu sefer ben bile inanmıştım her şeyin yolunda gideceğine. İnandırılmıştım. Hem de hiç inanasım yokken.

Ama bir şey söyleyeyim mi?

O en inandığım anlarda bile huzur dolu uyurken hep kabusla uyanıyordum. Hatırlıyordum bazı kısımlarını o kabusların sabah kendime gelince. Sonra, herhalde yan etkisi bu mutluluğun diyordum.

Neyse.. Belki de o kabuslar işaretti; belki de ben göt oluşuma uyarı levhaları eklemeye çalışıyorum sonradan.

Sevmediğim bir şehirdeyim.

Kimseyi tanımıyorum.

Beni seven beni gerçekten önemseyen, benim için endişelenen insanları bıraktım geldim buraya. Ama bak nankörlük olmasın şimdi. Burda da var o insanlardan. Ama geldiğim yerdeki kadar çok değiller. Ya da çoklar da ben yalnız hissediyorum hala.

Çok insan var burda ve durmadan oraya buraya yetişmeye çalışıyorlar.

Bense koca tipime, ayı gibi halime, eşşek kadar bedenime bakmadan şehrin göbeğinde bir kafede oturmuş, önümde çay, yanımda deniz, içime bir yumru oturmuş zırlıyorum.

Yumru oturmuş zırlanır mı lan! Ağlıyorum işte bildiğin. "Ağlayamıyorum, yumru var" diyip yırtarım dedim de olmadı.

"Bir çay daha alabilirim miyim?" diyorum adama gol kaçırmış Güiza ifademle. Herif hafiften tırsıyor benden.

4 yaşındayken anneannemle gittiğimiz misafirlikte verdikleri elma bitince kabukları yemiştim. Aslında çok da dramatik bir durum değildi hatta kabuklar elmanın kendisinden daha çok hoşuma gitmişti ama anneannem kabukları yediğimi görüp de "kuzum senin elman bitti de kabuk mu yiyorsun. Niye söylemiyorsun elma vereyim" diye acır gözlerle bakınca da böyle zırlamıştım. Niye zırladığımı bilmiyorum ama. Elma yemek istemiyordum ki zaten kabuklar hoşuma gitmişti ama kendimi dışardan görüp acıdım herhalde halime.

Ne dışardan görcem lan kendimi. 4 yaşında kim kendini dışardan görür. Ağlamak istedim işte orda. Ağladım da. Sarılmak istedim sarıldım da.

Anneannemi özledim ben.

Ama büyüdüm şimdi. Şimdi ağlama nedenim ağlamak istediğim için değil.

Keşke elma kabuklarını sevsem de olayı dramatize etmek için ağlasam. Klip çeksem kendi kendime.

Yok. Bu sefer harbi gözyaşı var. Canım acıyor lan. Ağzına sıçıyım böyle dünyanın.

Hiç aramamam gereken birini arıyorum şimdi de.

Özür diliyorum telefonu açınca da ilk olarak. Biliyorum pişman olacağım onu aradığıma ama aramak istedim işte.

Neyse.

Bok gibi bir yazı bu farkındayım. Başlık da romantik entellerin başlığından tam. Seçtiğim resme bakın bi de. Emo oldum da haberim yok sanki. Ergenim resmen ergen.

"Biz seni böyle görmeye alışmadık" diyecek az sonra biri hemen yorum kısmına. "Lütfen toparlan ve kendine gel! Sen bizim kahramanımızsın"

Tamam hemen geleyim.

Avatarım mıyım ben ulan?

House bile ne hallere düştü garibim ben nasıl baş edeyim?

Yok ama yok. Valla iyiyim. Zaten bunlar da geçen hafta oldu. Şimdi düzeldim gibi sanki ya da öyle oluyor işte bir şeyler.

Ergenliğimde hiç sorun yaşamadım ya hepsi bundan oluyor bence. Şimdi çıkıyor acısı yavaş yavaş.

Neyse.

Ben o kalabalığın içindeyken bu şarkı çalıyordu kafamda...

Yok be ne şarkı çalacak. Bu da yalan.  Mal gibi kalakalmışım; fon müziği arayacak hal mi kalmış bende. Ama bu şarkı giderdi sanki o halime.

Giderdi evet.



Yesterday's Mistakes

Don't need another resolution to feel
As though I'm going somewhere, somewhere

You said you needed me
Or at least that's what I thought
At times the memories
Seem to be knocking at my door
I've seen the film a million times
Feels like I wrote the storyline
I refuse to replay
The mistakes that we made yesterday

I like to think I'm stronger now
Victim of common sense
The truth is that I know I still
Confuse the past with the present tense
Condensing what we had
To a single frame
That sticks in my mind
As I try to move on
The same image comes back every time

They were yesterdays mistakes
And they were yesterdays mistakes
Yesterday's mistakes
Somewhere

Forgive my selfishness
I'd be grateful if you can
Forget my ingratitude
You think I'm twice the girl I am
They say we should forgive
But not forget
What has gone before
I refuse to replay
The mistakes that we made yesterday

And they were yesterdays mistakes
Yesterday's mistakes
They were yesterdays mistakes

I refuse to replay
The mistakes that we made yesterday
I refuse to replay
The mistakes that we made yesterday

* En sevdiğim gruplardandır Oi Va Voi. Böyle bir yazıyla bu blogda yer almak varmış kaderlerinde. Özür diliyorum kendilerinden.

* Videoyu açamayanlar buna tıklasın. Yazı kötü gelse bile şarkı ve klip güzel en azından.

Comments (31)

yazı kötü değil aksine çok güzel,ne zaman duyguları bu kadar içten paylaşmak kötü oldu,ne zaman insanlar kötü olduğunda daha sevilir hale geldi bilmiyorum,yaşanamamış ergenlik vurdu beni...

Kendimden bir yer bulduğum satır vardı, olayımı çözdüm ben...

İçinde bulunduğun ruh halini değil de yazıyı beğendim. Bırak, ''Biz seni böyle görmeye alışmadık" diyenleri falan, nasıl hissediyorsan öyle yaşa. Bilmem farkındalar mı ama, insansın sen. Kimsenin lafına bakıp da yön verme hayatına veya hissettiklerine. Acıları, ertelemek ya da görmemezlikten gelmeye çalışmak da saçma zaten. Elbet çıkacak yani, çıkarken de bi şekilde hasar verecek işte böyle.

büyükşehirde koşturan bir çok kişinin -hepsini geçtim benim- hislerime tercüme bence bu yazı.. bazen insan kendini bitkin, umutsuz ve hatta b*mb*k hisseder ya.. işte o şekilde..ağlayabilmek bile lütuf olur..aklın o andan uzaklaşıp geçmişe-geleceğe gider.. dünün yanlışları da bugünün kalp kırıklarına dönüşüverir..ellerinize sağlık efendim

bir iki arkadaşım var, arada bir seviye yükseltip sosyal medya'yı blogları vs. her şeyi konuşuyoruz.. ve görüyorum şimdi bu yazıdan sonra beni haksız çıkartmadın yine.

samimiyetsizsen hiçbir şeysindir.
işte sen öyle değilsin.

arkandan böyle konuşuyoruz haberin olsun

sonra biri "beyler kız msn'i var mı" diyo seviye düşüyo :b

Kıyamam sana <3 Yüreğine sağlık. (oha, tek ergen sen olmayabilirsin bence) (emotion feelings vol.5)

gülümsek okudum.
halin güzel geldi.ben sıkkın hallerin güzelliğini alabilen ve bunu film gibi görüp eğlenmeyi seviyorum. seni izledim.
sende denemelisin.ama tabi ki halin bir anda geçmez, en azından düşüncelerin yoğunlu azalır :)

İtiraf edeyim Kumanda panelinde başlığı ilk gördüğümde yazarın sen olma ihtimali aklımdan bile geçmedi.. Baktım yazarın ismine; sonra emin olamayıp birkez daha baktım.. :)
Sonra da açtım okudum...
Yazıyı ben de sevdim valla.. Ergen mergen ne farkeder, güzel işte gayet...

Elma kabuklarını ben de yerdim küçükken. Özellikle ekşi yeşil elmaların kabukları pek bi leziz olurdu..
Hayat bi şekilde devam ediyor işte.

Oluyor böyle zamanlar hayatta. Olması da iyidir, görmek geçirmek lazım bazı şeyleri, tatsız da olsa hatırlamak gerek ki daha dik kalabilesin hayatta!

Güzeldir kötü şeyler...

http://fammagazine.blogspot.com

o şarkıyı koymayacaktın bloga hbba :/

yan etkisi bu mutluluğun

gittim geldim, gittim geldim. geçmişte miyiz, yazının yazıldığı anda mıyız anlamak için.istanbul çarpmış seni. kaaaaç!

Anlaşılan elma kabuğu sana İstanbul'dan daha çok zevk veriyor.
Haklı olabilirsin. Canımız acımak için de var. Sadece güzel duyguları yaşamak ve yaşatmak için değil. Bu ruh hali de, yaşadıkların da geçmişte kalacak. Hatta kaldı bile. Bak bir hafta geçmiş.

Bol elma kabuklu hayat diliyorum sana.

:)

işte aşkımızın filizlenmesi için bi sebep daha:))ne ka ortak noktamız var:)noktaları birleştirip bi doğru olalım mı???ben de kuşlardan da küçükken portakal kabuklarını yerdim:)) portakal bulamadığım için,ama:)olsun:))aynı şey:))ha ha...çok hoş:))

herkes içini rahatlatmaya çalışmış,e ben de öyle yapıcam tabiki...dua et en azından yazabiliyorsun bunların hepsini,üstüne üstlük satır satır yorum alıyorsun....yazamayanlar ne yapsın...hem daha kötü durumlarda olanlar da var,valla bak deşifre etmiycem kendimi ismim lazım diil;)
neyse keyifliydi yazın...bu arada artık ağlamak istediği halde ağlayamamak daha da kötü ...şanslısın ne diyim;)gerçi House la kıyaslamasan iyi edersin yine de...

taze takipçi olduğum için nasıl görünmene alışık olunduğunu bilmiyorum ama böyle değil belli ki. gene de ağlayıp zırlamanda yalnız olmadığının onaylanacağını bilerek yazmışsın, o da belli. elma kabuklarının elmadan daha güzel olduğunu, anneannelerin çok özlendiğini, istanbul'da yapayalnız hissetmenin doğallığını vs. onaylamamak mümkünmüş gibi.
olsun, üzülme be. bence sen de seveceksin :)

böyle hisseden ne çok kişi var.. ama ağlayabiliyosun.. yazabiliyosun ya işte bu güzel..
içten ve hoş bi yazı.. sevdim :)

ocak ayındaki "ben"i okudum, birebir aynısı hemde.. Her şey geçip gidio hemen sonrasında şu şarkının " http://fizy.com/#s/1ajfxp " moduna giriosun.. =)

4 yaş hikayen çok bişey, ne desem bilemedim bişey'in yerine. biraz komik, ama bu ruh halinde direkt "ahaha çokomik" yazamadım ayıptır diye. zaten biraz komik, çok değil. bi de şirin, ama biraz değil çok şirin. ama bu ruh halinde direkt "ayy çok şeker kıyamam yaa" da yazamadım, zaten saçma olurdu.

bazen böyle garip hissetmek -tamam kötü ama- güzel oluyo bence. aman ya, yazına boktan dedin ya, yorumumla "halt etmişsin, aha bak burda daha beteri var" dedirtmek istedim sanırım. starbaks teklifimi reddettiğin halde şebeklik yapıyorum burda bak gördün mü?

şarkı güzelmiş bi de.

vitamini kabuğundadır...

Aynı şekilde saatlerce saçmalayabilerek üzülebilirim aq! özledim nan!

bundan 5 yıl önce aniden "tamam ben gidiyorum" deyip kalkıp buraya geldiğim zaman aynı kişisel saçmalamaları yaşadığımdan olacak sevdim yazını. hatta deja vu dicem utanmasam, o kadar da kendimmiş gibi geldi.
not: ben salatalık kabuğu yerdim. o -dim eki yalandır, hala da yiyorum :))

ELMA YEMEK İSTİYORUM VE ONUN YANINDA DA AĞLAMAK..

NASIL BİR HALİM OLUR BİLEMİYORUM,UMURUMDA DA DEĞİL YANİ NASIL BİR HALE GİRECEĞİM.GÜZELDİ.

En mutlu olduğun anlarda bile tecrübe ettiğin en mutsuzlukların bırakmaz peşini. Ruhunun bir tarafı kalk gidelim derken, diğer tarafı ( ki bu her zaman dizginleyendir) nereye gidiyorsun gel otur der. Böyledir bu. Biliyorum. O yüzden içinde bulunduğun ruh haline ortağım.

Hatta ananeni ben bile özledim...

harfleri biraz daha koyu renk yapsana hiç okunmasın

Hep ergen kalabilseydik keşke. Büyüdük zannettik, dünya büyümüş, biz küçücük kalmışız içinde...

Kıyamam sana. Okurken duygulandım valla. Yazın çok güzel olmuş.

bende bayılırım bu gruba yaa :D

evet fena bir grup değil

Hiç de saçmalamamışsın şu alkollü halime iyi dokundu bu yazı. Yazın, elma kabukları, şarkı derken bak yine gözlerim doldu ama alkollü insana okutulmaz bu hele ki bir şehri arkasında bırakıp gidecek olan bir insana hiç yapılmaz bu yazıktır :)