İki İtalyan Kadın

Posted by her boku bilen adam | Posted in , , | Posted on 22:05

Bir sürü şey oluyor. Yumurtalar, coplar, bıçaklar havada uçuşuyor. İnsanların çocukları daha karınlarında öldürülüyor, devlet bizi sevmiyor.

Aslında kimse kimseyi sevmiyor, herkes birbirinden bir şeyler kapma peşinde aç kurtlar gibi. Mutlu olmak için cidden tüm bu saçmalıklara karşı üç maymunu oynaman gerekiyor.

Bazen kendini zorluyor da kulağını tıkayıp, gözünü kapayıp, ağzını açmamayı becerebiliyorsun ama; bu sefer de kalbin el vermiyor. Olmuyor işte.

Demiştim ya hani bi kere seçtik artık kırmızı hapı. Olmaz artık.

Tüm bunlar olurken etrafında, çevrende, bazen uzağında, bazense çok ama çok uzağında ama çok yakınında; kendini, ruhunu arındırman gerekiyor bir şeylerden. İşte o yüzden dinlemiyor muyuz şarkıları. Ama güzel şarkıları, güzel türküleri, tınısı, sözleri güzel olan ama türü sizi bağlamayan şeyleri.


Ancak onlar sizi alıp götürebiliyor tüm bunlardan. Götürmek de değil belki bu ama; hani bir kopup sıyrılabiliyorsunuz tüm bunlardan. Kendinizi orda değil de olmak istediğiniz bir yerde; yok aslında tam öyle de değil, hani daha önce olmadığınız, bilmediğiniz ama içinizi tüm o şeylerden arındırıp da huzur dolduran bir yerde buluyorsunuz.

Güzel şarkı yapar bunu evet.

Bazen o şarkıların sözü bile olması gerekmiyor. Bazılarının sözü olsa da siz anlamıyorsunuz zaten.

Ben ne tür müzik seviyorum hala bilmiyorum sorulunca. Ama beni bu tarif ettirdiğim şekle sokan şarkıları bi ayrı seviyorum sanırım. Onların türü ne bilmiyorum ama; bu sahne ve bu şarkı/aria/opera, her neyse, o şarkıları çok iyi anlatıyor.



Bugün bile o iki İtalyan kadının ne söylediğine dair en ufak bi fikrim yok. Gerçeği söylemek gerekirse, bilmek de istemiyorum. Bazı şeylerin bilinmemesi daha iyi. Şarkının kelimelerle anlatılamayacak kadar güzel bir şeylerle ilgili olduğunu düşünmek istiyorum; kalbinizi derinden etkileyen bir şeylerle. Diyeceğim şu ki; o sesler  en umutsuzca yaşayan birinin hayal bile edemeyeceği kadar uzağa ve yükseğe uzandılar. Sanki güzel bir kuş kanatlarını çırparak bizim tekdüze, minik kafesimize girip duvarlarımızı yok etti ve kısacık bir anlığına da olsa Shawshank'teki herkes kendini bir anlığına da olsa özgür hissetti.

* Sağ taraftaki haftanın şarkısı bölümünden tamamını dinleyebilirsiniz.

Comments (11)

gayet normal, düzgün cümleler kurabiliyorsun aslında ama bu cümleler o kadar sıradan ki, senin gibi yazan bir sürü adam bulmak mümkün. üstelik her boku bildiğin de söylenemez. bence twitter'da yaz sadece, blog çok sıkıcı olmuş. selametle.

Şarkılar seni olduğun yerden alıp başka yerlere götürmek için var.Bazen ağlamak, bazen eğlenmek için ihtiyaç duyuyoruz ve onlar böyle en can dostumuz gibi sadece iki kulaklık uzakta oluyorlar. Hem şarkıda ne söylediğini anlamak da gerekmiyor, seste duyduğun bazen feryat bazen neşe yetiyor neyi anlatmak istediğine. Şarkılar olmasa ruh sağlığım olduğundan daha kötü olabilirdi benim..

bi şeye açıklık getirmek istiyorum. hani tamam yazılar kötü gelebilr de; "twittera yaz burası olmamış" demeyin bence.

hani yazılar gerçekten de kötü olabilir ama önce burası vardı ve ben burdan daha fazla zevk alıyorum. hatta burası olduğu için twitter var zaten.

benim yazdıklarımı boktan bulanlar için de tavsiyem siminya, malın gözü, flying dutchman, borges okuyun. (dalga geçmek, yermek için söylemiyorum. gerçekten de bence en iyi blog yazan insanlar bunlar)

"aslında her boku bilmiyomuşsun" lafınız için de bence siz yorum kısmında yazan açıklamadan bi bok anlamamışsınız diyorum.

saygılar.

Öğretisi,duygusu en sağlam filmlerden bir tanesi. Güzel seçim,güzel şarkı.

Film çok iyi, hatta en iyisi.

Yazıyı beğenmeyen arkadaşlara okuması için extra para veriyor musun ? Ya da onlara sana anaç bir şekilde " Bak evladım olmamış, bıy bıy bıy " demeleri için para ödüyormusun? çok merak ediyorum açıkçası.

Yazıya daha doğrusu filme ve müziğe gelirsek eğer Shawshank'a laf söylemek haddime değil. İzlediğim en güzel filmlerden biri. Saygılar HBBA.

her zaman her şey bilinmesin zaten güzel olmuyo

Gerci her boku bilen adam Derya'ya sahane cevap vermis, ben iyi bir "GO" oyuncusu olarak hayattaki bir cok sahneyi go oyununa benzetiyorum. Aynen bu Derya'nin yazilarin olmamis, her boku da bilmiyorsun, git bilmem nerede yaz saldirisi gibi. Simdi, bu oyunda da oldugu gibi herhangi bir ataga gececeksen eger, dusunmen gereken kendi hamlenden cok ben bu hamleyi yaptigimda karsidaki bana nasil cevap veriri bilebiliyor, kestirebiliyor ve hatta cevabini da ilk hamleyi vermeden hazirlayabiliyor olman demek. Iyi atak ancak sen savunmanda bir eksiklik olmadigini dusunuyorsa yapilirsa basarili olur yoksa boyle her boku bilen adamin dedigi gibi, sen bana her boku bilmiyorsun demeden once keske bir yorumunuzu birakin bolumunu okuyabilseydin, okumayi da pek beceremedigimiz izlenimi cikabilir mi acaba burdan???

P.S. Bu arada evet dogru hemen herkes bu her boku adam gibi cumleler kurabilir, sahsen ben de yaziyorum, hatta freelance gazeteciyim. Ama bu adamin yazdiklarinda bir surukleyicilik var, yazdigi her yazi zevkle okunuyor bunun sirri bilhakis dilin cambaziyim iddiasindan cok yazmak istedigi konuya sahane odaklanabiliyor olmasindan geliyor bana kalirsa. Zira ne yazsa ben sanki ben de yasamisim gibi algilayabiliyorum. Bence insanlara yaziyla sanki onlarin da yasamis gibi olmalarini vermek cok zordur. Ve bu adam bende bunu yaratiyor.

Dünyanın herhangi bir yerinde zulme direnen herhangi bir insan için...Suskun olma, sesin çıksın, gökler özgür her nefes..."SUSKUN" "Şerwan Hameran" sayfasından dinlenebilir...



www.myspace.com/hameran

Bayildim. Üzerine denecek laf yok.

Biri benim bloğuma "sıkıcı" dese,"siktir git" derdim ya,hbba çok sabırlısın.