Benim Ülkemiz

Posted by her boku bilen adam | Posted in , | Posted on 15:57

2

Son günlerde yaşananlar malumunuz. Başbakan'ın "Kızlı erkekli aynı evde kalınmaz" cümlesi, onu toparlamaya çalışan ve "Asparagas" diyen Bülent Arınç ve daha üzerinden 24 saat bile geçmeden Başbakan'ın "Farklı kız ve farklı erkeğin aynı evde kalması doğru mudur? Siz kızınız bir erkekle aynı evde kalsın isterseniz size hayırlı olsun" diyerek hem kendi Başbakan Yardımcısı'nı hem de bir gazeteciyi küçük düşürmesi.  

Aslında bakarsanız Başbakan'ın gazeteci azarlamasına alışmıştık ama kendi yardımcısına bile posta koyacak hale gelmesi işi başka bir boyuta taşıdı. Gerçi kulislerde söylenenlere göre Başbakan; bırakın yardımcısını basının önünde yalancı çıkarmayı, Bakanlar'a küfürler ediyor, hatta Suat Kılıç'a tokat bile atabiliyordu.

Tüm bu durum içerisinde Başbakan'ın "Kızlı erkekli" çıkışı hiç de şaşırtacak cinsten değil aslında. 

Genç olmanın, öğrenci olmanın, hele hele kadın olmanın yeterince zor olduğu ülkemizde bir lider bu mahalle baskısını ortadan kaldırmak ve gençlerin daha özgürce kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam yaratmak yerine, tam da meraklı komşuların, aileye kiraya verdiği dairesini öğrenciye 2 katına kiraya vermeye çalışan hacı ev sahibinin, mahalleye Anadolu'dan okumak için gelen genç kıza orospu gözüyle bakıp laf atan ama kendi kızkardeşinin sevgilisi olduğunu öğrenince evin kapısını üstüne kilitleyen bıçkın "delikanlı"nın sırtını sıvazlamayı tercih etti. Bir de üstüne adeta "Vurun Kahpeye" romanındaki köy halkına gaz veren dedikoducu fitneciler gibi "Gereken neyse yapılır, Valiler, emniyet üstüne çalışır" demeyi de ihmal etmedi.

Neden mi? 

Çünkü Başbakan için tüm ülke sadece kendisinden ibaret.

Ona göre kendi hayatında olmayan şeyler başkalarının da hayatında olmamalı.

Eğer kendisi içki-sigara içmiyorsa kimse içememeli,

Eğer kendisi gençliğinde bir kızla el ele tutuşmamışsa, flört etmemişse, öpüşmemişse, hatta aşık olmamışsa şimdiki gençler de bu duyguları tatmamalı.

Bunu yapabilen kızlar da alenen "orospu" kendisinin gözünde. Gazeteciye "Size hayırlı olsun" demesi de zaten bu manaya geliyor.

Lafta "Kimsenin özel hayatına müdahele etmeyen" Tayyip Erdoğan Hükümeti de aslında tamamen Başbakan'ın hayatı ve görüşleri üzerine kurulu. O yüzden aslında gerçekten de kimsenin hayatına müdahele falan edildiği yok çünkü artık bizlerin hayatı tamamen onun hayatının kopyası olmak zorunda, olmazsa da bedelini işinizden, eşinizden, sevgilinizden, okulunuzdan, hatta sağlığınızdan hatta ve hatta hayatınızdan bedel ödeyerek vermek zorundasınız.

Çünkü biz artık biz değil, "O" olduk.

Bu ülke artık sadece onun ülkesi ve evet onun ülkesinin kuralları içinde onun hayatında yaşıyoruz.

O yüzdendir ki "Affedersiniz ne Rumluğumuz ne Ermeniliğimiz kaldı" diyebiliyor, çünkü onun ortamında Ermeni, Rum hakaret olarak kullanılıyor,

O yüzdendir ki "52 Sünni vatandaşımız katledildi" diye ölü bedenleri bile mezheplerine göre ayırabiliyor, çünkü onun hiç aynı sofrada oturduğu Alevi arkadaşı olmamış,

O yüzdendir ki "Bizim kültürümüzde yok" dediğinin ertesi günü "Onun" kültüründe olmayan ne varsa yanındaki dalkavukları tarafından yasaklanıveriyor.

Hepsinden ironik olanı da Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki "Tek Adam" Cumhuriyeti'ni eleştirip kendi "Tek Adam" hatta "Tek düşünce, tek yaşam tarzı, tek din" dünyasını yaratmak. Pardon dayatmak.

Komik olan bir taraf da çok değil 3-4 yıl önce "İran oluyoruz, Şeriat geliyor" diyen ulusalcılarla dalga geçerken kendimizi bu cenderenin içinde bulmamız. Hatta İran olmak şöyle dursun artık İran gençliğine imrenir halde RTE Cumhuriyeti'nde yaşamak. 

Evet hepimiz artık "Bizim Ülkemiz"de değil Tayyip Erdoğan'ın ülkesinde yaşıyoruz.

"Biz yeterince karşı çıkıyoruz" diyenlerin büyük bir çoğunluğunun da savunmayı "Ama biz sevişmiyoruz ki" üzerinden yapması da gösteriyor ki "Sevişirim, sevişmem sana ne!" diyemeyecek duruma getirmiş adam bizi.

Hakikaten hepimize "Hayırlı Olsun".