Az

Posted by her boku bilen adam | Posted on 02:18

3

Gece saat 02:00. Dün ne güzel sonunda 12’yi bulmadan uyuyabilmiştim. Bu aralar kaçırdım yine uyku düzenini. Sabaha karşı yatmalar, öğleden sonra kalkmalar falan başladı. Ama dedim ya dün ne güzel 12’yi bulmadan uyuyakalmıştım. Hoş, erken yatsam ne olur, geç yatsam ne olur...

Yok ya düzenli olmak güzel. Vallahi bak. Son 1 senedir nispeten düzenli yaşıyorum. Hiç olmadığım kadar iyi de hissediyorum kendimi. Ama işte son 2-3 haftadır yine bi uyku düzensizliği başladı.

Geri geldim İzmir’e. 1 sene olacak kısa bir süre sonra. 

Özlemişsinizdir bambaşka bi şey anlatırken aniden yazının ortasında pat diye alakasız bi şey söylememi. Bakın yine yaptım. 

Giderken “Gitmem gerek artık yetmiyor burası” diye gittiğim şehre “Gelmem gerek artık çok yordu orası” diye geri döndüm. 6 yıl sonra. (Bazen “7 yıl sonra” diyorum birilerine anlatırken İstanbul’da kaldığım süreyi. Aslında çok daha uzun geliyor. Ne bileyim 10 yıl falan gibi mesela.)

Çok iyiyim.  Gerçekten. 

Özlemişim İzmir’i. Herkesi, her şeyi. Giderken “yetmiyor” dediğim şeylerin yetmemesini de özlemişim. Az, bayağı çokmuş meğersem.

Şu an bi şeyler anlatasım yok aslında. Sadece yazasım var. Aslında yazacak da anlatacak da çok şeyim var ama şu an anlatasım yok; 'sadece' yazasım var.  Ama anlatmadan. 


Ne diyordum? Ne demiştik en son?

02:10 olmuş. Ooo paslanmışım ha. Eskiden olsa 10 dakikada sayfaları doldurmuştum. Durun bi açılırım yine. Çok şey oldu, çok şey birikti. Ama iyiyim. Valla. 

Son 1 senem herkese iyi olduğumu söylemekle geçti. Aslında kötü olduğunda bunu söyler insanlar değil mi? “İyiyim ya merak etmeyin” der kafası kanayan adam. Ama yok hakkaten iyiyim. 

Şarj oluyor gibi hissediyorum kendimi. İyileşiyor gibi. Kendine geliyor gibi. 



Ne bir kimse, ne bir olay, ne bir şehir, ne bir durum değildi şimdi “İyiyim” dememi gerektirecek geçmişteki kötü.  Aslında hepsiydi de bunu herhangi bir “şey”e indirgeyip geçmişle hesaplaşmak, geçmişle yaşamak, keşkeler, neyseler, aslındalarla devam etmek istemiyorum. Beni üzen, benim üzdüğüm kişiler, durumlar, olaylarla yaşamak, hesap sormak, hesap sorulması... İstemiyorum. 

Hani derler ya “Önüme bakmak”. İşte onu istiyorum. Yapıyorum da. 

“Ne diyor lan bu lavuk” dediğinizi duyar gibiyim; ama dedim en başta bi şey anlatmak istemiyorum. Sadece yazmak istiyorum. Yazdım da. En azından başladım yazmaya. 

Özlemişim.